Musiki Medeniyetin Göstergesidir
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi
Musikimiz hayatınızda, düşünce dünyanızda neleri çağrıştırıyor?
Türk musikisinin hayal meyal farkına varışım 1944 yılına gider. Fakat asıl beni etkilemesi, 1950’den sonra radyodaki “Dinleyici İstekleri Programı”yla başladı. 1953’tensonra Nevzat Atlığ ve Üniversite korosunun sayesinde klasik eserlerin zevkine vardım. Yine 1953’te Sadi Yaver Ataman korosunun sayesinde halk müziğinin başkazevk verdiğini fark ettim. Klasik Batı müziğini 1956’da sevmeye başladım. Musikimizbende, bütün tarihimiz yanında, benim tarihsel dönemlerimi kişisel tarihimin çok sayıda demini, Dede Efendi’yi, Yahya Kemal’i, Yunus’u, Pir Sultan’ı çağrıştırıyor.
Musikimiz icracı, bestekâr v.s. anlamında bugün ne durumda?
Vâ esefâ dedirtiyor. İstisnalar da var elbette. Onlar yüreğime, bir yangına dökülenbir şişe maden suyu etkisi yapıyor. Buna da şükür. “Her tamamına erişen şeyde, eksilmeler başlar.” (Endülüs kasidesi)
Musiki ve medeniyet ilişkisi hakkında neler söylersiniz?
Musiki, medeniyetin göstergesi demektir. Musikimizin bozulması, bir sonuçtur. Medeniyet göstergesi tüketim malları değil, edebiyat, musiki ve felsefedir. Bilim de kurtarmaz. Nice bilim ezbercileri, medeniyet yolunda aksak yürür.
Dinî musikinin icra alanı olarak başta gelen camilerde musiki geleneğini diriltmekiçin neler yapılmalı?
Bence camilerde ancak ilahi okunur, mevlit okunur. Yani enstrümantal musiki, camilere girmemelidir. Girerse Itri ve Dede Efendi’ye ancak iki yıl kadar iltifat edilir.Tasavvuf musikimizi de radyo, televizyon, konferans salonu veya dergâhlarda dinlemeliyiz. Bizde desteklemelerin ardından kötüye kullanma ve yozlaşma geliyor.
Günümüzde yeşil pop diye tabir edilen türle karşı karşıyayız.
Yeşil pop bir gök ekindir. Fakat süpürge otu gibi bir bitkidir. Buğday başka şey o dabaşka.
Musikimizin yakın dönemde hatıralarınızda/hafızanızda derin izler bırakan icracıları, bestekârları kimler?
Necdet Yaşar, Alaeddin Yavaşça, Niyazi Sayın ve Allah’tan uzun ömür dilediğim,15–20 isim. Gidenlerden Münir Nurettin Selçuk, Selahattin Pınar, Sadi Yaver Ataman, Nida Tüfekçi ve çok sayıda aziz isimler…
Son devir özellikle İstanbul hafızlar ve musikişinaslarına dair yaşadığınız veya dinlediğiniz önemli bir hatıranızı nakleder misiniz?
Benim anılarımın her biri bir nota sayılır, hemen her gün onları dizerek, çağrışımsenfonileri besteliyorum. Bunu “Ilgaz’da” başlıklı şiirimle anlatmıştım. Siz şu anda busorular ile notaların uyanmasına ve içtima alanında toplanarak tatbikat yapmalarınasebep oldunuz. Şu anda hangi notayı çağırsam gelmiyor. Ortalık durulunca başkabir vesile ile birkaçını size naklederim.
“Görmedim ömrümün asude geçen bir demini
Çekerim hep o siyah gözlerinin matemini”
Şarkısının rahle-i tedrisinden geçen anılarım, uslu ve laf dinler olmayı öğrenemediler. Bu gidişle de öğrenemezler.
Bizim musikişinaslara başka ülkelerden gösterilen vefa, genellikle dertli olan anılarımarasında bir vaha gibi. Bunlardan biri altı yıl önce Florida’da Disneyland Tunus pavyonundaki restoranda, Tanburi Cemil Bey’den saz eseri çalındığını duyunca şaşırarak saz heyetine yaklaşıp “Kimin eseriydi bu?” diye sorup “Tanburi Cemil Beg” cevabını almamız oldu. Üstelik yüzden fazla kişinin olduğu restoranda on beş kişilikTürk grubu olduğunu öğrenerek, bizim için programa almışlar.
İkinci güzel anım, Işık Gençer Hanım’dan naklen: Hafız Kani Karaca’nın ölümünü duyan, İstanbul’dan gitmiş bir Yunan vatandaşı, Pan Yayıncılığa sipariş göndermiş veOrtadoğu dinî musikisinin en iyi icracılarından olan Hafız Kani Karaca’nın kasetlerini istemiş. Bu iki anı, Yeşil Pop gibi zuhurata neden eğri baktığımı izah eder. Kendilerini gelenekçi sayan fakat maalesef olmayan Müslüman gençler, Mevlevi ayinlerine, Itri’nin na’tına, “N’oldu bu gönlüm” ilahisine, “Güzel âşık cevrimizi çekemezsindemedim mi”, nefesine vakıf olup muhabbet besledikten sonra, Yeşil Pop’un yeşilçimen zarında piknik yapabilirler. Fakat geleneksel dinî musikimize hiç ilgi göstermeden, konser salonlarını doldururlarsa bu hayra alamet değildir.
Kaynak: Diyanet Aylık Dergi Mayıs Eki 2009
Henüz yorum yapılmamış.