Bestenigâr Âyin-i Şerîf

Önceki Sayfaya Dön

Hammâmîzâde İsmâîl Dede Efendi

BİRİNCİ SELÂM

Ey kıble-i ikbâl-i cihan hâk-i deret
Ser-mâye-i mukbilan kabûl-i nazaret
İmrûz tüyî sâki-i bezm-i tevhîd
Ferdâ be kenâr-ı havz-ı kevser bederet
Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü (mefâilün) mefâîlü feil (mefâîlün fâ‘) [Hezec/Rub.]

Ey kapısının toprağı, dünyadaki talih kıblesi olan! Kabûl nazarın (bakışınla onaylaman) ikbâl sahiplerinin sermayesidir. Bugün tevhid meclisinin sâkisi sensin; yarın kapında, Kevser Havuzu’nun kenarında (olduğu gibi).

Bülbül-i bâğ-ı ô menem akl kücâ vü men kücâ
Çeşm-i çerâğ-ı ô menem akl kücâ vü men kücâ

Hesti-i Hak havâleem bahr büved nevâleem
Keşti-i Nuh piyâleem akl kücâ vü men kücâ

Vezni: Müfteilün mefâilün müfteilün mefâilün [Recez]

Onun bahçesinin bülbülü benim; akıl nerede, ben nerede? Onun kandilinin ışığı benim; akıl nerede, ben nerede? Hakk’ın varlığı, benim dayanağım; deniz, içeceğim, Nûh’un gemisi kadehim; akıl nerede, ben nerede?

Mecnûn u perîşân-ı tüem destem gîr
Ser-geşte vü hayrân-ı tüem destem gîr
Her bî-ser ü pây dest-gîrî dâred
Men bî-ser ü sâmân-ı tüem destem gîr

Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü (mefâilün) mefâîlün fâ‘ [Hezec/Rub.]

Ben senin mecnûnunum, perişanım, elimden tut. Senin (uğrunda) şaşkın ve başı dönmüş bir haldeyim, elimden tut. Her düşkünün elinden tutan biri vardır; ben senin için her şeyimi kaybettim, elimden tut.

Men bî ser ü sâmânem hasret-keş-i cânânem
Gûyende-i Mevlânâ hem bende-i fermânem

Ben hiçbir şeye sahip değilim; sadece sevgiliyi özlemekteyim. Mevlâna’nın şâiri, hem de fermânının kölesiyim.

İKİNCİ SELÂM

Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî

Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî

Vezni: Fa‘lün feilün fa‘lün feilün [Mütedârik]

Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.

ÜÇÜNCÜ SELÂM

Bîdâr şev bîdâr şev vez in cihan bîzâr şev
Der kâr-i Hak der-kâr şev ey dil demî bîdâr şev

Bâ dil bi-güftem der seher ey ez kıyâmet bî-haber
Ber hîz der âlem niger ey dil demî bîdâr şev

Ey hufte-i refte revan ey mürde-i nâ-dâde can
Ber cih ki refte kârvan ey dil demî bîdâr şev

Mûy-i siyeh kerdî sefîd câsûs-i merg âmed bedîd
Geştî zi dünyâ nâ-ümîd ey dil demî bîdâr şev

Ey şâh-ı Şemseddin-likâ ez Hak resîde in atâ
Bâşed biyâmürzed Hudâ ey dil demî bîdâr şev

Uyanık ol, uyanık ol, bu dünyadan kaçın; Hak yolunda çalış. Ey gönül, bir an (olsun) uyanık ol! Seher vakti gönüle dedim ki: Ey kıyametten gâfil olan! Kalk, âleme bak. Ey gönül, bir an (olsun) uyanık ol!  Ey uyuyup ruhu gitmiş olan! Ey canını teslim etmemiş ölü! Sıçra (kalk), kervan gitmiş! Ey gönül, bir an (olsun) uyanık ol! Siyah saçı ağarttın, ölüm câsusu göründü; dünyadan ümidini kestin. Ey gönül, bir an (olsun) uyanık ol!  Ey Şemseddin görünüşlü padişah! Bu lütuf Hak’tan geldi. Umulur ki Allah bağışlar. Ey gönül, bir an (olsun) uyanık ol!

Ey ki hezâr âferin bu nice sultân olur (1)
Kulu olan kişiler hüsrev ü hâkân olur

Her ki bugün Veled’e inanuben yüz süre
Yoksul ise bay olur bay ise sultân olur

Vezni: Müfteilün fâilün müfteilün fâilün [Münserih]

Binlerce tebrikler! Bu nasıl bir sultandır ki hizmetçisi olanlar, padişah olur. Bugün her kim (Sultan) Veled’e inanıp yüz sürerse, fakir ise bey olur, bey ise sultan olur.

Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin
Tenlerde vü canlarda nihan hep sen imişsin

Senden bu cihân içre nişân ister idim ben
Âhir bunu bildim ki cihan hep sen imişsin

Ben bilmezdim, görünen de görünmeyen de hep sen imişsin; bedenlerde ve canlarda gizlenen hep sen imişsin. Bu dünyada senden bir işaret arardım; sonunda anladım ki, cihan hep sen imişsin.

Olduk yine biz secde-ber-i nâr-ı muhabbet
Olmaz dilimiz beste-i efkâr-ı muhabbet

Cân u dilimi eyler idim gamzene teslîm
Mahrûmi-i gam olsa dil-i zâr-ı muhabbet

Biz yine aşk ateşine secde eder olduk; (zaten) gönlümüz aşk düşüncelerine kapalı olmaz. Aşktan inleyen gönlüm, gamdan mahrum olsaydı canımı, gönlümü yan bakışına teslim ederdim.

Ey maksad-ı âşıkîn olan Mevlânâ
Vey neş’e-i mü’minîn olan Mevlânâ
Bî-çâreleriz hâlimize rahm eyle
Bî-çârelere muîn olan Mevlânâ

Ey âşıkların erişmek istediği, mü’minlerin neşesi olan Mevlâna! Biz çaresiz kimseleriz, halimize acı; ey çaresizlerin yardımcısı olan Mevlâna!

 DÖRDÜNCÜ SELÂM

Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî

Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî

Vezni: Fa‘lün feilün fa‘lün feilün [Mütedârik]

Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.

1-  Bu âyîn-i şerîf, buradan itibaren Sabâ âyiniyle tamamlanmıştır.

Çev: Yakup Şafak