740. Vuslat’da Çârgâh Mevlevî Âyin-i Şerîfi icra edilecek.

Hz. Mevlâna’nın 740. Vuslat etkinliklerinde bu yıl Kutbü’n Nâyî Osman Dede’nin Çârgâh Mevlevî Âyin-i Şerîfi icra edilecek.

Uluslararası Mevlâna Kültür Merkezi’nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu’nun düzenleyeceği Mevlevî mukabelesinde bu yıl Kutbü’n Nâyî Osman Dede’nin Çârgâh Mevlevî Âyin-i Şerîfi icra edilecek.

7-17 Aralık 2011 tarihlerinde Uluslararası Mevlâna Kültür merkezinde düzenlenecek olan Hz. Mevlâna’nın 740. Vuslat Yıldönümü Anma etkinliklerinde bu yıl, 11 gece, 10 gündüz olmak üzere 21 Mukâbele-i Şerîf (Sema – Ayin-i Şerif) gerçekleştirilecek; sergiler, tiyatro, konser, panel, sempozyum, söyleşi ve çalıştaylarla zenginleştirilerek icra edilecektir.

Vuslat Programı

bg3

Kutbü’n Nâyî Osman Dede‘nin Hayatı için bakınız…

Çârgâh Mevlevî Âyin-i Şerîfi

1. Selam

Âteş ne-zened der dil-i mâ illâ hû
Kûteh ne-küned menzil-i mâ illâ hû

Ger âlemiyan cümle tabîban bâşend
Hallî ne-küned müşkil-i mâ illâ hû

[Bizim gönlümüzü tutuşturan odur (hû’dur) ancak. Yolumuzu kısaltan odur ancak. Bütün insanlar hekim olsa, (yine de) derdimize deva olan odur ancak.]

Bâ an ki ez peyvestegî men aşk geştem aşk men
Bîgâne mî bâşem çünin bâ aşk ez dest-i fiten

[(Aşkla) o kadar birleştim ki ben aşk oldum, aşk da ben… Böylece aşkla fitneler elinden kurtuluyorum]

İmrûz semâast ü müdâmest ü sakâyî
Gerdan şüde ber cem‘ kadehhâ-yı atâyî

Fermân-i sakallâh resîdest bi-nûşîd
İn ten heme can şevk zi ihvân-ı safâyî

[Bugün semâ var, şarap var, sâki var; sunulan kadehler, mecliste döndürülüyor. Hakk’ın “İçiniz” buyruğu erişti; âfiyet olsun. Safâ ehli olan kardeşlerin şevkiyle bu beden tamamiyle can (kesildi).]

Bi-yâyîd bi-yâyîd ki dil-dâr resîdest
Bi-yâyîd bi-yâyîd ki gülzâr demîdest

[Gelin, gelin sevgili geldi; gelin gelin gül bahçesi şenlendi.]

Sûre-i Ve’l-leyli dîdem vasf-ı gîsû-yi şümâst
Ve’d-duhâ handem serâser nüsha-i rûy-i şümâst

Âyet âyet tâ be sûy-i kâbe kavseyn âmedem
Çün nazar kerdem bi-dîdem tâ ki ebrû-yi şümâst

[Senin zülfünün vasfını, Ve’l-leyli Sûresi’nde gördüm. Yüzündeki nüshada baştan başa Ve’d-duhâ (Sûresi’ni) okudum. Âyet âyet “Kâbe kavseyn”e kadar geldim; bakınca gördüm ki (o) sizin kaşınız imiş.]

Bi-yâyîd bi-yâyîd ki dil-dâr resîdest
Bi-yâyîd bi-yâyîd ki gülzâr demîdest

[Gelin, gelin sevgili geldi; gelin gelin gül bahçesi şenlendi.]

Bâ an ki ez peyvestegî men aşk geştem aşk men
Bîgâne mî bâşem çünin bâ aşk ez dest-i fiten

[(Aşkla) o kadar birleştim ki ben aşk oldum, aşk da ben… Böylece aşkla fitneler elinden kurtuluyorum.]

2. Selam

Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî

Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî

[Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.]

Ey âşıkan ey âşıkan men hâk râ gevher künem
Ey mutriban ey mutriban deff-i şümâ pür-zer künem

[Ey âşıklar, ey âşıklar, ben toprağı mücevher yaparım; ey mutripler ey mutripler, definizi altınla doldururum.]

3. Selam

Ey şehd-nûşîn-i lebet pâk ez heme âlûdegî
Bin’şin ki tâ bâz îsted çeşmem zi hun-pâlûdegî

[Ey (sevgili)! Dudağının tatlı balı, bulanıklıktan tamamen arınmıştır. (Karşımda) otur ki gözüm kana boyanmaktan kurtulsun.]

Ey ki hezâr âferin bu nice sultân olur
Kulu olan kişiler hüsrev ü hâkân olur

Her ki bugün Veled’e inanuben yüz süre
Yoksul ise bay olur bay ise sultân olur

[Binlerce tebrikler! Bu nasıl bir sultandır ki hizmetçisi olanlar, padişah olur. Bugün her kim (Sultan) Veled’e inanıp yüz sürerse, fakir ise bey olur, bey ise sultan olur.]

İn hâne ki peyveste der ô çeng u çeğânest
Ez hâce bi-pürsîd ki in hâne çi hânest

Çün rûz-i kıyâmet ki kesî râ ser-i kes nîst
Ez zevk ne-dânist ü fülânest ü fülânest

[Bu ev bir ev ki içinde devamlı cenk çalınıyor, müzik dinleniyor; ev sahibine sorun: Nasıl ev, bu ev? Mahşer günü gibi kimsenin kimseye baktığı yok; zevkten kimse bilmiyor ki falan kimdir, filan kimdir?]

Biş’nev tü zi ney çihâ çihâ mî gûyed
Esrâr-ı nühüfte kibriyâ mî gûyed

Ruh zerd derun tehî vü ser dâde be bâd
Bî-nutk-ı zeban Hudâ Hudâ mî gûyed

[Dinle neyden; neler neler söylüyor; gizli sırları, (ilâhî) yüceliği anlatıyor. Yüzü sararmış, içi boşalmış, başını (neyzenin) nefesine vermiş; dili konuşmaksızın Hüdâ Hüdâ diyor.]

Mevlâye ene’t-tâibü mimmâ selefâ
Hel yukbelü özrü âşıkın kad telefâ

İn kâne nedâmetî sudûran ve cefâ
Mevlâye afallâhu afallâhu afâ

[Ey Allah! Geçmiş günahlarıma tevbe ediyorum. Kendinden geçmiş bir âşığın özrünü kabul eder misin? Benim pişmanlığım bile bir (varlık) ifadesi ve eziyet ise de ey Mevlâm sen affet, sen affet, sen affet!]

Bâz resîdîm zi mey-hâne mest
Bâz rehîdîm zi bâlâ vü pest

[Yine meyhaneden sarhoş geldik; yine yukarıdan, aşağıdan kurtulduk.]

Bâz ez an kûh-i kâf âmed ankâ-yı aşk
Bâz ber âmed zi can na‘ra-i heyhây-i aşk

Aşk nidâ-yi bülend kerd be âvâz-i pest
K’ey dil-i bâlâ niger der kad-i bâlâ-yı aşk

[Yine aşk ankası, o kaf dağından çıkageldi; yine candan, aşk hayhuyunun narası çıkmaya başladı. Aşk, hafif bir sesle yüce bir seslenişte bulundu; (dedi ki) ey yüce gönül! Aşkın yüce boyuna bak.]

Kücâst mutrib-i dil tâ zi na‘rehâ-yi salâ
Der efkened dem-i ô der hezâr ser sevdâ

Çü âfitâb-ı cemâlet ber âmed ez meşrik
Zi zerre zerre şinîdem ki ni‘me mevlânâ

[Gönül çalgıcısı nerede ki haydi seslerinden binlerce baş, sevdalarla dolsun. Güneş (gibi) yüzün doğudan doğunca zerre-zerre (her şeyden), “ne de güzel efendimiz!” (sesini) duydum.]

4. Selam

Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî

Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî

[Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.]

Çeviri: Yakup Şafak

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.